Önceki yazımda GDO nedir? ve Ülkemizdeki GDO politikaları nelerdir? konularına açıklık getirmeye çalışmıştım. Bu yazımda da GDO’lu besinlerin insan sağlığına etkileri konusunda her ailenin, her annenin bilmesi gereken anahtar bilgileri paylaşacağım.
Önceki yazımdan bazı önemli bilgileri özetlemek gerekirse; ülkemizde GDO tarımı yasaktır, fakat yem sanayi tarafından genetiği değiştirilmiş soya ve mısır ithal edilmektedir. Bu 36 soya ve mısır türünün 28’i bitki öldürücü ilaçlara direnç geni taşır. Yani bu soya ve mısırı yetiştiren çiftçi, tarlasına bitki öldürücü kimyasallar sıkarak yabani otlardan kolay yoldan kurtulur, ve kendi genetiği değiştirilmiş ekini ölmez. Yani aslında GDO demek, genelde bitki öldürücü ilaçlarla yetiştirilmiş ekin demektir.
Peki bu ilaçlar ne içerir?
Ülkemize hayvan yemleri için ithal edilen genetiği değiştirilmiş soya ve mısırların büyük kısmı Monsanto ve Bayer Crop Science şirketleri tarafından üretilmektedir. Bu şirketler patentli herbisit tolerans genleri taşıyan soya ve mısır gibi ürünlerle beraber herbisit ilaçları da üretip satar. Monsanto’nun herbisitlerinde bulunan ‘glifosat’ (glyphosate) isimli kimyasal, 2015’te Dünya Sağlık Örgütü tarafından “insanlar için muhtemelen kanserojen” olarak sınıflandırılmıştır [1]. Hatta Monsanto’nun kendi kullanım kılavuzunda bile “yutulması ve solunması tehlikelidir” ifadesi yer alır [2]. Bayer Crop Science’ın ürettiği herbisitler de aynı uyarıları taşır [3] ve maruz kalan hayvanlarda ve doğada biriktikleri gözlemlenmiştir [4, 5]. Trajikomiktir ki bu ilaçlar bitkilere uygulanırken maske takılır, ama sonra bu bitkiler insanlara ve hayvanlara yedirilir.
Halbuki besin zincirinde yukarı doğru gidildikçe kimyasal birikimi daha fazla olur. Yani kimyasal ilaçlarla yetişen soya ve mısırı tüketen hayvanlarda bu kimyasal zamanla birikir, ve bu hayvanların etini tüketen insanlarda daha da fazla birikir. Dolayısıyla GDO’lu yemlerle beslenen hayvanların etleri, sütleri ve yumurtaları, ‘yutulması ve solunması tehlikeli’ ve ‘muhtemelen kanserojen’ bu maddelerin vücudumuzda birikmesine sebep olur. (Mesela aynı prensiple, büyük balıklarda ağır metal birikimi daha fazla olacağından doktorlar küçük balıkların tüketilmesini tavsiye eder.)
Peki, GDO’lu ürünlerden insanlara genetik materyal geçer mi? Zararı var mıdır?
Bilimsel araştırmalara göre, (GDO’lu olmasa da) besinlerden insanlara genetik materyal geçebilir. Örneğin yüksek miktarda pirinç tüketen Çin’de yapılan bir araştırmada, pirinçte bulunan bir RNA koduna insan kanında da rastlanmış. Bu RNA’yı hücrelere ve farelere verdiklerinde kolesterol metabolizmasında ve karaciğerde bozukluklara yol açtığını gözlemlemişler. [6] Bir diğer araştırmada da besinlerden insanlara sırf gen parçaları değil, bütün halde genlerin dahi geçebildiği gözlemlenmiş. [7]
Amerika’da yapılan bir başka araştırmada ise, genetiği değiştirilmiş soya ve mısırla beslenen domuzlarla GDO’suz beslenen domuzlar kıyaslanmış. GDO’lu beslenen domuzlarda mide iltihapları 3 kat daha fazla gözlenmiş, ayrıca rahimleri %25 daha ağır hale gelmiş. [8]
Fakat GDO’lardan insanlara genetik materyal geçişi ve muhtemel zararları konusunda henüz net bilgiler yok.
Yani ne yapmalı?
Özellikle et, süt ve yumurta ürünlerini mümkün olduğunca organik tüketmek lazım. Çocukların ve gençlerin yabancı maddelere maruz kalmaması daha önemli çünkü büyüme çağlarında hücreleri daha fazla bölündüğü için ve hassas hormonal değişiklikler yaşadıkları için daha olumsuz etkilenebiliyorlar. Küçük yaşta zararlı maddelere maruz kalmak, erken ergenlik, kısırlık ve kanser gibi rahatsızlıkların gelişmesine sebep olabiliyor.
Bahsettiğim gibi, besin zincirinde yukarı çıkıldıkça madde birikimi daha çok olur, bu yüzden hayvansal ürünleri organik tüketmek daha önemli ve öncelikli. Ama sebze ve meyvelerde de hangilerini organik tüketmenin daha önemli olduğunu bilmekte fayda var. Ayrıca “Modern mısır ve buğday GDO mu?” başlıklı yazım da ilginizi çekebilir.
Organik beslenmek pahalıya geliyor ama, kılığa kıyafete veya lükse para harcamaktansa çocuklarımızın ve ailemizin sağlıklı beslenmesine para harcamanın çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü kanser tedavisi de çok pahalı ne yazık ki 🙁
Umarım bu bilgiler faydalı olur, sağlıcakla kalın 🙂
Değerli bilgiler için çok teşekkürler. Yazmaya mutlaka devam etmelisiniz, buradan çok şey öğreniyorum. Beslenme konusu çok önemli bireysel bazdaki çabalarımızda bir yere kadar yeterli oluyor. Devletin GDO , besin içerikleri , koruyucular vb. ile ilgili yasalarla sert düzenlemeler getirmesi gerekli, koruyucu sağlık hizmetleri adına çok önemli bir adım olurdu. Sevgiler…
Merhabalar 🙂 Evet gerçekten de sağlıkta hastalıkları tedavi etmekten önce önlemeye odaklanmak ülke ekonomileri için de daha iyi olurdu.. tedavilere, ilaçlara, ameliyatlara akan onca para aslında önlenebilir..